Antalya’da iki yıldır rekor kıran deniz suyu sıcaklığı, yerli balık türlerini ve omurgasız canlıları yok ediyor.
Geçtiğimiz yıl en yüksek 28 derece ölçülen sıcaklığın bu yıl 31-32 dereceye kadar çıktığını belirten Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, artan sıcaklık nedeniyle yerli türlerin yerini yabancı istilacı türlerin aldığına dikkat çekti. Gökoğlu, “Deniz suyu sıcaklığı artışı balık göçlerini etkiler, balıkların üremesini etkiler. Olağanüstü durumlara çıktığı zaman balıklarda hastalık da görülmeye başlar. Kıyılardaki Posedonya çayırları (Posidonia oceanica) ölmeye başladı, çünkü su sıcaklığı fazla. Posedonya çayırları, Akdeniz’in Amazon ormanlarıydı” dedi.
Deniz Bilimleri Enstitüsü (ICM), Akdeniz’de ortalama su sıcaklığının 28,9 dereceye çıktığını duyurdu. Dünya İklim Konseyi’nin (IPCC) öngörülerine göre küresel sıcaklık artışının sanayileşme dönemi öncesine oranla 1,5 dereceyi aşması hâlinde Doğu Akdeniz’de avlanılan balık türlerinin ve omurgasızların yüzde 20’si yok olabilir. Geçtiğimiz yıl Antalya’da ölçülen en yüksek su sıcaklığı, Temmuz 2023’te 28,7 derece ile kayıt altına alınmıştı. Bu yıl deniz suyu sıcaklığının 32 dereceye kadar yükselmesi, birçok balık türünün gözlenememesine ve deniz canlılarının yok olmasına neden oldu.
Akdeniz’de balıklar kıyıdan çekilmeye başladı, isparinin yerini gırtlık aldı
Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, küresel ısınmanın etkisiyle Kızıldeniz’den çok sayıda yabancı istilacı balık türünün sıcak sulara göç ettiğini ifade ederek, Akdeniz’in tropikalleşmeye başladığını aktardı. İklim değişikliği nedeniyle sıcak geçirilen kış mevsiminin de yerli balık türleri üzerinde baskı oluşturduğunu vurgulan Prof. Dr. Gökoğlu, şu ifadelere yer verdi:
“Deniz suyu sıcaklığı, şu anda 31-32 derece arası seyrediyor. Akdeniz için bu sıcaklık yüksek. Sıcak bir kış geçirdik, deniz suyu sıcaklığının artışı yerli türler arasında baskı oluşturur. Yerli türlerin yaşam alanlarını değiştirmesine sebep olur. Çünkü, sıcaklık bazı kıyılarda balıkların tahammül edemeyeceği seviyeye çıktı. Bu nedenle bazı balıklar kıyılardan çekilebilir, ayrıca Akdeniz gittikçe tropikalleşiyor. Doğu Akdeniz ekosisteminde değişmeler başladı, yabancı istilacı türler gelmeye başladı. Bunlara en güzel örnek, kolyozumuzla sardalyamızın yerini Kızıldeniz Japon sardalyası dediğimiz tür almaya başladı. Kıyılarımızda barbunya balığının yerini forskali barbunu olarak adlandırılan bir tür almaya başladı. İsparimizin, mırmırımızın yerini gırtlık olarak isimlendirdiğimiz balık almaya başladı. Kuzeye serin sulara yerli balıklar çekilirken, onların boşluğunu yabancı türler dolduruyor.”
“Vahşi sulamadan vazgeçmemiz lazım, nehirler denizlerin ısınmasını önler”
Prof. Dr. Gökoğlu, deniz suyu sıcaklığı artışının balık göçlerini ve balıkların üremesini etkilemesinin dışında olağanüstü durumlarda balıklarda hastalık görülebileceğine işaret etti. Gökoğlu, “Su sıcaklığının fazla olması nedeniyle kıyılardaki Posedonya çayırları (Posidonia oceanica) ölmeye başladı. Posedonya çayırları, Akdeniz’in Amazon ormanlarıydı, balık yavrularının girip saklandığı, beslendiği, balıkların ürediği ortamlardı. Siz buraları yok ederseniz, balıkları da yok etmiş olursunuz. İnsanoğlu telafisi mümkün olmayan şekilde doğa hükmediyor, her şeyin arkasında insan var. Akarsuları denize ulaştırmamız gerekiyor, vahşi sulamadan vazgeçmemiz lazım. Nehirler denizlerin ısınmasını önler. Oysa biz bütün nehirleri baraj yaptık, suları tutuyoruz, denizlere eskisi kadar su vermiyoruz. Bu nedenle küresel ısınmadan en çok etkilenen yer Doğu Akdeniz. Bizim bulunduğumuz bölge” dedi.
“Mevsimsel olarak ortaya çıkan melanur dediğimiz balık vardı, bu sene tuttuğumu hatırlamıyorum”
Kaleiçi Yat Limanı’nda uzun yıllardır balıkçılık yapan Ahmet Boyacı ise, mesleğinin 1968’den beri limanda balıkçık yapan babası Hakkı Boyacı’dan miras kaldığını söyleyerek, babasının aktardığı dönemden bu döneme 45 yıl içinde balık popülasyonunun çoğunun yok olduğunu kaydetti. Boyacı, “Babamın anlatacaklarına bakacak olursak onun anlattığı balık popülasyonunun neredeyse yok olduğunu görebiliriz. Kendi kullandığımız ağlarda da çıkan miktarları göz önünde bulundurursak yok denecek kadar azaldığını görebiliyoruz. Hava sıcaklığı, deniz suyu sıcaklığı, insan popülasyonu, bu popülasyondan kaynaklanan atıklar ve Kızıldeniz’den ülkemize girmiş olan yabancı istilacı balık türlerini başlıca sebepler arasında sayabiliriz. Suyun sıcaklığı ile birlikte var olan balık popülasyonu daha derinlere, daha uzaklara, daha serin sulara kaçıyor ve biz bu konuda büyük bir mağduriyet yaşıyoruz. Körfezin yüzeyinin çamur olması ve çöl kıvamında olması balığın saklanacak, yuva yapacak bir yerinin olmaması da popülasyonun yok olmasına neden oluyor. Geçtiğimiz yaz ile karşılaştıracak olursak sahil boyunca gezdiğimiz zaman mevsimsel olarak ortaya çıkan melanur dediğimiz balık vardı, bu sene tuttuğumu hatırlamıyorum. Yok denecek kadar az” ifadelerini kullandı.
“Bazı insanların eğlenceleri bazı canlıların yok oluşuna neden olabiliyor”
Antalya’da çok sayıda artan sup yapan kitlenin de deniz canlılarının yaşamını etkilediğini savunan Ahmet Boyacı, konu hakkında tedbirlerin artırılması gerektiğini söyledi. Boyacı, “Bazı insanların eğlenceleri bazı canlıların yok oluşuna neden olabiliyor. Örnek verecek olursak, sup yapanlar var, sörf botlarının üzerinde kürekle gidiyorlar. Sabahları saat 5 sularında Konyaaltı Varyant’ın önüne gidildiği zaman bırakın tekneyle geçmeyi yüzülecek yer kalmıyor, çok kontrolsüz. Bu da bir etken” dedi.
“Sıcaklığa rağmen deniz çok güzel ve tertemiz”
Konyaaltı Sahili’ne yüzmeye gelen Can Akar isimli vatandaş da deniz suyunun sıcaklığına dikkat çekerek, “Antalya’yı çok seviyorum. Deniz suyu sıcak, özellikle dipleri daha da sıcak. Serinlemek istiyoruz ama bazen serinliyoruz, bazen de tam tersi oluyor. Sıcaklığa rağmen deniz çok güzel ve tertemiz” diye konuştu.